Show simple item record

dc.contributor.authorCEDAW Sivil Toplum Yürütme Kurulu
dc.contributor.authorTCK Kadın Platformu
dc.date.accessioned2020-12-22T15:44:45Z
dc.date.available2020-12-22T15:44:45Z
dc.date.issued2010
dc.identifier.urihttp://localhost:6060/xmlui/handle/1/1118
dc.description.abstractBu Gölge Rapor, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi (CEDAW) tarafından Türkiye‘nin 6. Periyodik Gözden Geçirilmesi kapsamında, Türkiye‘de kadınların yaşadığı ayrımcılıklara dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Türk Ceza Kanunu Kadın Platformu ve CEDAW Sivil Toplum Yürütme Kurulu tarafından hazırlanan rapor kadın hakları örgütlerinin oluşturduğu altı adet platformu tarafından da desteklenmiştir. Türkiye‘nin bir önceki gözden geçirilme tarihi olan 2005‘ten bu yana kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması adına sınırlı bir ilerleme sağlanmış, devletin kapsamlı bir toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması yolunda gösterdiği siyasi irade yetersiz kalmıştır. Bazı olumlu adımlar çoğunlukla kadın hareketinin kararlı savunuculuk faaliyetleri sayesinde atılmış olsa da, bu ilerlemeler aynı oranda uygulamaya yansıtılamamıştır. Bu ilerlemelerden bazıları parlamentoda Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu‘nun kurulması, Anayasa Değişikliği Paketi‘ne geçici özel önlemlerin dâhil edilmesi, kadın istihdamının artırılması için sosyal güvenlik primlerinde indirime gidilmesidir. Kadın sivil toplum kuruluşları (STK‘lar) bu gelişmeleri takdir etmekle birlikte, kararlılıkla sürdürülen yasal reform süreçleri, etkin uygulamalar, yeterli kaynak aktarımı ve bütünsel bir politika değişikliği konusunda somut ilerlemeler kısıtlı kaldığından, bir önceki gözden geçirme sürecindeki konuların ve taleplerinin büyük bölümünü, aşağıda ayrıntılarıyla inceleneceği gibi, tekrarlamak durumunda kalmışlardır. Genel duruma baktığımızda, devletin yasalar önünde kapsayıcı bir kadın-erkek eşitliğine olan bağlılığının, göstermiş olduğu bazen isteksiz, bazen kararsız, bazen de tümüyle karşı bir tutum sergileyen resmi söylemi de yansıtan bir biçimde, eksik kaldığını görüyoruz. Bu siyasi arzu/inanç eksikliği her yasal reform düzenlemesinde yarım, eksik ya da tartışmalı hususlar kalmasına ve uygulamada neredeyse hiçbir somut ilerleme kaydedilmemesine yol açmıştır. Özellikle kaynak dağılımın iyileştirilmesi konusundaki isteksizlik, CEDAW Sözleşmesi‘yle ulaşılması arzulanan yasal ve fiili kadın-erkek eşitliğini sağlamayı zorlaştırmaktadır. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ve ulusal mekanizma (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü – KSGM) ile kadın örgütleri arasındaki diyalog, kısıtlı ve sıkıntılıdır. Bunun bir diğer sonucu, somut toplumsal cinsiyet göstergelerinin büyük çoğunluğunda iyileşme görülmemesidir. Türkiye‘de kadınların önemli bir kısmı yasal haklarını bilmezken, yasaların uygulanması için farkındalık yaratma çabaları yetersiz kalmaktadır. Yukarıda bahsedilen iki konunun birleşimi ve yasa uygulayıcıların toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık düzeylerinin yetersiz olması, kadınların adalete ve yasalarda belirtilen hizmetlere erişmelerini engellemektedir. Rapor dönemi boyunca Türkiye‘de artan muhafazakâr davranış biçimleri de kadınların hak ve özgürlüklerini kullanmalarını giderek artan ölçüde tehdit etmektedir. Kadınların hâlihazırda kazanmış oldukları yasal haklarından geri adım atılmak istenmekte, mevcut ayrımcılıkların ortadan kaldırılması için yapılan çalışmalar çoğu zaman dirençle karşılık bulmaktadır. Olumlu gelişmelerin bazıları bile muhafazakâr alt metinler taşımakta ve var olan hak ve özgürlüklerin ihlaline sebep olabilecek boşluklar içermektedir. Örneğin, hem hükümetin 2007‘de sunduğu yeni Anayasa taslağında, hem de Mayıs 2010‘da TBMM‘de kabul edilen Anayasa değişiklik paketinde, kadınlara ―korunmayı gerektiren kesimler‖ olarak yer verilmiştir. Ayrıca, 2008‘de kabul edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSS) Türk Medeni Kanunu‘nun (TMK) gerisine düşmüş, kadınların mevcut sosyal güvenlik hakları ellerinden 5 alınmıştır. CEDAW Komitesi‘nin 10. sorusuna istinaden; kadınların çekirdek ve geniş ailenin bakıcısı olarak görüldüğü, toplumsal cinsiyet rollerinin kesin çizgilerle ayrıldığı normatif aile yapısına giderek artan bir vurgu yapılmaktadır. Siyasi irade ve toplumsal söylem de çeşitli vesilelerle bu artan muhafazakârlığı yansıtmaktadır; bunun yankıları, Başbakan‘ın verdiği ―kadınlar en az üç çocuk doğurmalı‖ beyanında, Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan‘ın ―eşcinsellik hastalıktır‖ yorumunda ve yükselen mahalle baskısı ve hoşgörüsüzlüğe işaret eden toplumsal araştırmalarda1 görülmektedir. Devletin CEDAW sürecine olan bağlılığı ve kadın sivil toplum örgütleri ile olan diyaloğu da bu dönemde kısıtlı olmuştur: Türkiye‘nin 4. ve 5. Birleştirilmiş Gözden Geçirilmesi Süreci‘nden bu yana ulusal mekanizma, yani KSGM, 2005 tarihli Nihai Görüşlerin çevirisi ve dağıtımı sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmemiştir. İki yıl boyunca STK‘ların çeviri ve dağıtım hakkındaki ısrarlı soruları cevapsız bırakılmış ve gönderdikleri dilekçelere yanıt verilmemiştir. STK‘lar Nihai Görüşlerin resmi çevirisine ancak Nisan 2007‘de, 6. Devlet Raporu‘nun hazırlık toplantısı sırasında ulaşabilmişlerdir. Ulusal mekanizma yetkililerinden bu konuda alınan bilgiye göre, Nihai Görüşlerin çevirisi sadece parlamentodaki kadın milletvekillerine, ilgili bakanlıklara ve bazı kurumlara gönderilmiştir. Devlet Raporunun hazırlanması sürecinde STK‘larla iki toplantı yapılmasına rağmen, STK‘ların görüşleri Rapora ancak kısıtlı bir şekilde yansıtılmıştır. Bu toplantılara katılmış olan STK‘lar Devlet Rapor‘una ancak rapor CEDAW Sekretaryası‘na gönderildikten sonra, KSGM‘nin web sitesinde yayınladığı tarihte erişebilmiştir. Devlet Raporu incelendiğinde, Raporda yer alan verilerin, 2005‘te gerçekleşen 4. ve 5. Birleştirilmiş Gözden Geçirilme Süreci‘nden bu yana olanları yeterince kapsamadığı, eski verilerin ve yorumların aynen tekrarlandığı görülecektir.2 Hükümet CEDAW Komitesi‘ne ve Komite‘nin Sorularına verdiği cevaplarda da cinsiyete dayalı ayrımcılığın sona erdirilmesine yönelik gelecek planları ve girişimleriyle ilgili sorulara somut yanıtlar verememekte, hâlihazırda devam eden bazı kısa dönemli projeleri tekrarlamaktan ileri gidememektedir. Türkiye‘de kadın-erkek eşitliğinin sağlanması konusunda son derece önemli bir mekanizma olan CEDAW sürecinin sorunsuz işleyebilmesi için Türkiye, Sözleşme‘nin 29. maddesine koyduğu çekinceyi kaldırmalıdır.en_US
dc.language.isotren_US
dc.publisherCEDAW Sivil Toplum Yürütme Kurulu ve TCK Kadın Platformuen_US
dc.titleTürkiye’nin Kadına Karşı Ayrımcılığı Önleme Komitesi’ne Sunduğu Altıncı Periyodik Rapor için STK Gölge Raporuen_US


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record