Show simple item record

dc.contributor.authorTİHEK
dc.date.accessioned2020-12-14T07:49:12Z
dc.date.available2020-12-14T07:49:12Z
dc.date.issued2019
dc.identifier.urihttp://localhost:6060/xmlui/handle/1/1100
dc.description.abstractGeride bıraktığımız yirminci yüzyıla başta iki dünya savaşı olmak üzere birçok kanlı hadise sığdıran dünya toplumu, özellikle milyonlarca kişinin ölümüne yol açan İkinci Dünya Savaşı’nın akabinde insan haklarının korunması ve geliştirilmesi noktasında birçok norm ve kurum oluşturmuştur. Bu norm ve kurumların varlık amacı olan insan hakları, herhangi bir ilave neden olmaksızın insanların “salt” insan olmakla sahip olduğu dokunulmaz, vazgeçilmez ve devredilmez hak ve hürriyetlerdir. İnsan haklarının varlık nedeni “insanların daha özgür, daha kaliteli ve daha uzun yaşamasını” temin etmektir. Yaşam hakkından sağlık hakkına, adil yargılanma hakkından eğitim hakkına kadar birçok hak kategorisini barındıran insan hakları, bireylere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet, bir yardım isteme hakkı tanıdığı gibi, aynı zamanda bireylerin devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel alanının sınırlarını çizmektedir. İnsan haklarının korunması için hem norm (kanunkural-ilke) hem de kurumlar oluşturulmuştur. Normlar ile insan hakları tespit edilmekte ve ihlali durumunda uygulanacak müeyyideler ortaya konulmaktadır. Oluşturulan kurumlara da insan haklarının korunması için önleyici ve bastırıcı faaliyetler yapma yetki ve görevleri verilmiştir. Yirminci yüzyılda ortaya çıkan kurumlardan birisi de ulusal insan hakları kurumlarıdır. 1993 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Paris Prensipleri olarak bilinen “İnsan Haklarının Geliştirilmesi ve Korunması İçin Kurulan Ulusal Kuruluşların Statüsüne İlişkin İlkeler” ile asgari standartları ortaya konulan bu kurumların temel misyonu insan haklarının ulusal düzeyde korunması ve geliştirilmesidir. Paris Prensiplerinin 3. maddesi “Hükümete, parlamentoya ve diğer ilgili bütün organlara, bunların talebi üzerine veya kendi inisiyatifleriyle, insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasına ilişkin konularda görüş bildirir, tavsiyelerde bulunur, öneriler ve raporlar sunar.” hükmünü ihtiva etmektedir. Bu hükme göre ulusal insan hakları kurumlarının asgari görevlerinden biri parlamento ile yürütme organına insan haklarına ilişkin raporlar sunmaktır. 6701 sayılı Kanun, bu hükme uygun olarak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na yasama ve yürütme organına insan hakları raporu sunmakla ilgili görev vermiştir. Bu hükme göre hem mevcut durumun ortaya konulması hem de geliştirilmesi gereken alanlara ilişkin tespit ve önerilerin sunulması Kurumun temel görevlerinden birisidir.en_US
dc.language.isotren_US
dc.publisherTürkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuen_US
dc.titleİnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi 2018 Yılı Raporuen_US
dc.typeResmi Kurum Raporuen_US


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record