Show simple item record

dc.contributor.authorAltınöz, Günay Betül
dc.contributor.authorCan Saka, Yağmur
dc.contributor.authorARGE Analiz
dc.contributor.editorCan Saka, Yağmur
dc.date.accessioned2020-06-26T13:17:51Z
dc.date.available2020-06-26T13:17:51Z
dc.date.issued2011-11
dc.identifier.urihttp://dspace.ceid.org.tr/xmlui/handle/1/395
dc.description.abstractYaklaşık 50 yıllık bir geçmişe sahip olan başörtüsü yasağı, ülkenin üzerine en çok konuşulan ve tartışılan konularından biridir. İlk defa 1964 yılında ortaya çıkan ve 1983 yılına kadar ara ara gündeme gelen yasak, bu yıldan itibaren artarak ve yapılan çeşitli düzenlemelerle hemen hemen her alanda uygulanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda başta üniversiteler olmak üzere kamusal alan adı altında kamu kurum ve kuruluşları, hastaneler, askeri tesisler vb. alanlara dini inançları nedeniyle başörtüsü kullanan kadınların girip giremeyeceği, buralarda çalışıp çalışamayacağı tartışma konusu olmuştur. Laik toplum düzenini tehdit ettiği gerekçesiyle kılık kıyafet düzenlemelerine gidilmiş, bu düzenlemelerde de temel hak sınırlamalarına başvurulmuştur. Bilinçli bir şekilde uygulanan bu yasak medyanın da desteğini alarak yürütülen sosyo-psikolojik bir süreç işletilerek zamanla meşrulaştırılmıştır. Neticede, mağdur edilen Müslüman kadın sosyal hayattan saf dışı bırakılmış; siyasi, ekonomik ve toplumsal alanda söz sahibi olamamıştır. Süreç dahilinde siyasal ve toplumsal alana çıkma girişimleri oldukça, azılı azınlık tarafından bastırılmaya, ötekileştirilmeye çalışılmıştır. Yasağın zaman, mekân, kişilerin keyfi uygulamalarına göre gösterdiği değişiklik de zaten yasağın hukuki bir zemininin olmadığını, bunun bir zihniyet sorunu olduğunu göstermektedir. Yasağın en çok uygulandığı 28 şubat sonrasındaki süreçte başörtülü kadınlar okullarından/ işyerlerinden uzaklaştırılmışlardır. Başörtüsü yasağı sadece kadınları değil eşleri/kızları/kardeşleri başörtülü olan Müslüman erkekleri de mağdur etmiştir. İrticacı yaftasıyla kimisi haklı terfilerini alamamış kimisi de mesleklerinden ihraç edilmişler, onları haklı mücadelelerinde destekleyenler ise onlarla beraber yargılanmışlardır. Görüldüğü gibi yasak aslında sadece başörtülü bayanlara yönelik değil toplumun her kesimini ve alanını kapsayacak şekilde İslami muhalefeti oyalamaya/bastırmaya yönelik olmuştur. Devlet tarafından uygulanan bu yasak, uzun süredir muhalif İslami hareketlerin enerjisini tüketmektetir. Aynı zamanda güncel siyasetin önemli bir konusu haline gelen başörtüsü yasağı uygulandığı uzun yıllar boyunca siyasi partilerin hem rant elde ettiği hem de nihai çözüme ulaştıramadığı bir probleme dönüşmüştür. Bu çalışmada tarafların yasağa bakış açıları, hukuki boyutu ve tarihsel sürecini incelemeye çalıştık. İlgili kişilerle gerçekleştirdiğimiz röportajlarla konunun ahlaki, siyasi, toplumsal boyutlarını irdelemeye ve gelinen süreçte sorunun ne aşamada olduğuna dair tesbitlerde bulunup çözüm önerileri geliştirmeye çalıştık. Her şeyden önce bir insan hakkı ihlali olan başörtüsü yasağını, nihai aşamada İslami ve ahlaki olarak ele almayı daha uygun buluyoruz.en_US
dc.language.isotren_US
dc.publisherArge Enstitüen_US
dc.subjectTurbans, Political aspectsen_US
dc.subjectTürbanlar, Politik yönleren_US
dc.subjectTürban, Sosyal yönleren_US
dc.subjectTurbans, Social aspectsen_US
dc.subjectBaşörtüsü yasağıen_US
dc.subjectHeadscarf banen_US
dc.titleDünü, Bugünü Yarınıyla Başörtüsü Meselesien_US
dc.typeSivil Kuruluş Raporuen_US


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record