dc.description.abstract | 21. yüzyılda dünya gündemini belirleyen en önemli konuların başında küresel göç ve iklim krizi
gelmektedir. Nitekim bu raporun yazımını sonlandırılmakta olduğumuz 2021 yaz aylarında bir
yandan Afganistan’dan gelen kitlesel göçler ve artan göçmen ve mülteci karşıtlığı, diğer yandan
art arda gelen yangın ve sel felaketleri ile her iki konu da Türkiye gündeminin merkezine oturdu.
Dünya geneline bakıldığında bu ortak sorunlarla mücadelede çoğu devletlerin sergiledikleri
tutumlar çözüm odaklı olmaktan oldukça uzak. Artan göç hareketlerine karşı sınırları yükseltme
ve ötekileştirici söylemleri destekleme taktiği giderek yaygınlaşırken, iklim krizine karşı ise
ekonomik büyümeyi muhafaza etme kaygıları ön plana çekilerek daha derin ve hayati sorunlar
geleceğe havale edilmektedir. Buna karşılık sivil toplum alanında hem göçmen ve mülteci
hakları hem de çevre hakkı ve iklim adaletini savunmaya ve iyileştirmeye yönelik çok çeşitli
örgütlenmeler mücadele etmeye, seslerini yükseltmeye ve çoğalmaya devam ediyor. Ayrıca
son yıllarda tarihsel olarak birbirinden bağımsız görülen bu iki alanı, örneğin ‘iklim mültecileri’
kavramı üzerinden beraber düşünmeye yönelik bazı girişimler olmaya başladı. Bu araştırma
da benzer bir amaç taşımakta, fakat bu iki alanı farklı bir açıdan, kesiştikleri ortak bir konu
olarak toplumsal cinsiyet temelli olgular üzerinden birbirleriyle konuşturmayı hedeflemektedir.
Çünkü göç ve çevre kadar, toplumsal cinsiyet alanı da özellikle Türkiye’nin artan muhafazakâr
ve baskıcı yönetiminden dolayı sivil alanın gündeminden hiç düşmeyen önemli bir mücadele
alanı olmaya devam ediyor, ki burada da 2021 Temmuz ayı Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden
resmen çıkması ile zorlu bir sürecin başlangıcı olmuştur. Dolayısıyla bu çalışma esas olarak bu
üç alanı buluşturma gayreti ile ortaya çıkmış ve bunun için de Türkiye’de göç ve çevre ile ilgili
çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerinin toplumsal cinsiyet duyarlılıklarını ve yaklaşımlarını
incelemeyi amaç edinmiştir.
Akademik yazına bakıldığında gerek göç hareketlerinden gerek çevre felaketlerinden doğrudan
etkilenen öznelerin toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri çerçevesinde nasıl etkilendiklerine bakan
sayısız uluslararası ve ulusal araştırma bulunmaktadır. Ancak, bu konularla ilgili yoğun
çalışmalar yürüten ve çoğu toplumda hak savunuculuğu açısından itici güç olarak işlev gören
sivil toplum örgütlenmelerinde toplumsal cinsiyet duyarlılığının yapılan çalışmalara hangi
şekillerde yansıdığını inceleyen araştırmalar oldukça kısıtlıdır. Dahası hem araştırma konuları
hem de sivil toplum örgütlenmeleri bakımından çoğunlukla birbirinden ayrı olarak ele alınan
göç ve çevre konularını bir arada ele alan çalışma henüz pek mevcut gözükmemektedir. Bu
bağlamdan hareketle bu araştırma iki temel soru etrafında şekillenmektedir: Türkiye’de göç
ve çevre ile ilgili konularda çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlenmeleri toplumsal cinsiyeti
çalışma konularıyla nasıl ilişkilendiriyor, toplumsal cinsiyet eşitliğini çalışma alanlarına ve kendi
iç yapılanmalarına ne şekillerde yansıtıyorlar? Bu soru etrafında ve kesişimsel bir yaklaşımla
yürütülen bir araştırma projesi göç, çevre ve toplumsal cinsiyet konularını hangi açılardan
beraber düşünmeye katkı sağlar?
Bu sorular ışığında raporun ilk bölümünde araştırma konusunun arka planını teşkil eden dört
temel kavramın (sivil toplum, toplumsal cinsiyet, göç ve çevre) kesiştikleri noktalar etrafında
Türkiye’yi merkeze alan akademik yayın ve raporların özeti sunulmaktadır. Bu araştırma için
hem göç hem çevre alanından 15’er tane olmak üzere toplamda 30 sivil toplum örgütlenmesi
1. Giriş
Göç ve çevre çalışmalarında toplumsal cinsiyet nerede? Türkiye’de sivil toplumdan örnekler | 2021 9
ile derinlemesine mülakatlar yapıldı. Raporun ikinci bölümünde bu kuruluşların seçim süreci
ve görüşme yöntemlerine yer verilmektedir. Üçüncü bölümde ise araştırmanın bulguları önce
göç sonra çevre başlığı altında incelenmektedir. Her iki başlık altında da ilk olarak kuruluşların
çalıştıkları konu alanı ile toplumsal cinsiyet ilişkisini nasıl gördükleri sorusu bağlamında tespit
edilen farklı kavramsal bakış açıları sunuluyor. İkinci olarak kuruluşların yürütmekte oldukları
çalışmalarda toplumsal cinsiyet duyarlılığını ve/ya toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik adımları
ne şekilde dahil ettikleri ele alınıyor. Son olarak da kuruluşların kendi iç yapılanmaları toplumsal
cinsiyet eşitliği çerçevesinden değerlendiriliyor. Bu bölümlerde hem raporun kolektif çalışma
ruhunu yansıtmak, hem de farklı yorumlamalara imkân tanımak için yazarların özet analizleri
dışında görüşmecilerin bizzat kendi sözlerine geniş yer verilmektedir. Bu alıntılar sunulan
analizin içerik ve akışını yansıtacak şekilde sıralanmıştır. Ayrıca Ek 4 ve Ek 5 altında görüşme
yapılan kuruluşların sağladığı bilgileri özet olarak sunan tablolar da mevcuttur. Raporun sonuç
ve tartışma kısmında ise hem göç ve çevre bölümlerinin bulguları özet olarak aktarılmakta
hem de bu iki alanı beraber düşünmenin ortaya çıkardığı bazı noktalar üzerine paylaşımda
bulunulmaktadır. | en_US |