dc.description.abstract | İlk HIV tanısının konulduğu yaklaşık 30 yıl öncesinden bu yana HIV ile yaşayan kişiler özellikle önyargılara ve hayatlarının her alanında ihlale maruz kaldıkları bir yaşam sürmeye zorlanmışlardır. 1996 yılında HIV/AIDS’in uluslararası tıp literatüründe kronik bir hastalık olarak kabul edilmiş olmasına rağmen HIV ile yaşayan kişiler tüm dünyada ve Türkiye’de çağın vebası ve belli gruplara özgü bir hastalık olduğuna dair önyargılara maruz kalmışlardır. Bugün bu önyargılar dünyanın birçok ülkesinde kırılma yönünde eğilim gösterirken hatta HIV ile yaşayan kişilerin hakları, gerek ulusal gerek uluslararası bağlamda hazırlanan yasal düzenlemeler ile koruma altına alınırken Türkiye’de HIV ile yaşayan kişiler hala yaşamın bir çok temel alanında (sağlık, çalışma, eğitim, evlenme, çocuk sahibi olma...vb) hak ihlallerine maruz kalmaktadır. Bu durum da, HIV ile yaşayan kişilerin kendilerini toplumun ve sosyal hayatın birçok alanından izole etmesine yol açacak ciddi psikolojik ya da psikiyatrik sorun yaşamalarına hatta tedavi almayı reddetmelerine yol açabilmektedir.
2005 yılında kurulan Pozitif Yaşam Derneği, 2006 yılında faaliyete geçirdiği Pozitif Yaşam Destek Merkezi (PYDM)’nin ardından, 2007 yılında HIV ile yaşayan kişilerin maruz kaldıkları hak ihlallerine yönelik raporunu yayınlamıştır. Türkiye’de bir ilk olan bu raporda, destek merkezine bir yıl boyunca danışmanlık hizmetleri (hukuk danışmalığı, sosyal destek vb.) için başvuran danışanların ihlal öykülerinin yanı sıra, Türkiye’de ilk HIV vakasının görüldüğü 1985 yılından bu yana medyada, kitaplarda, HIV pozitif e-mail grubunda paylaşılan hak ihlallerine yer verilmiştir. | en_US |