TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ VE YURTTAŞLIK DÜŞÜNCESİ PERSPEKTİFİNDEN KADINLARIN SİYASAL HAYATTAKİ TEMSİLİ: KADIN POLİTİKACILAR ÜZERİNE BİR İNCELEME

View/ Open
Subject
Siyasete ve karar alma süreçlerine katılım, Kadınlar, TürkiyePolitical participation and decision-making processes, Women, Turkey
Yerel yönetimler, Türkiye
Local goverment, Turkey
Author
Deniz, Şadiye
Date
2009Metadata
Show full item recordAbstract
Çağımızın ideal yönetim biçimi olan demokrasinin, en elzem ilkesi yurttaşların
siyasal kararlara ve süreçlere eşit katılımıdır. Tarihsel süreçte siyasal kuramcılar ve
seçkinler, kadınları içermeyen eksik kamusal katılımı, eşit bir yurttaşlık anlayışı gibi
sunmuşlardır. John Staurt Mill’e kadar kadınların yurttaşlığı demokrasi kuramcıları
tarafından görmezden gelinmiş ve bu görmezden gelmeyi destekleyecek meşru
gerekçelere dayanarak yurttaşlığın ve demokrasinin ideal ilkeleri kadınlar olmadan
biçimlendirilmiştir. Antik çağ düşüncesinde, kamusal işleri yapmaya ehil cins olarak
erkekler görülmüş ve kadınlar duygusal ilişkilerin yer aldığı ancak çok fazla sıradan bir
kurum olan hanenin öznesi olarak tanımlanmışlardır. Bu ayrım sözleşmeci düşünürlerin
yaptıkları akıl metaforu üzerine kurulan kamusal alan / özel alan tanımlamasıyla daha
da belirginleşmiştir. Kamusal alanın gerektirdiği akılcılık ve makul davranışlar
erkeklerle, özel alanın duygusallığı ise kadınlarla özdeşleştirilmiştir. Kadınları
dışlayarak düşünülen demokrasi ondokuzuncu yüzyıla kadar kadınların kendileri için
taleplerde bulunmamalarına, politik düşünürlerin ise tartışmalarını sanki kadınlar
yokmuş gibi devam ettirmelerine neden olmuştur. Kadınların sessizlikleri ondokuzuncu
yüzyılda başlayan hak talep etme mücadelelerine kadar sürmüştür. Bu mücadeleler, pek
çok dünya ülkesinde kadınların seçme/seçilme hakkını elde etmesiyle sonuçlanmıştır.
Birinci dalga feminist hareket olarak nitelenen bu dönem, kadınlara yasalarla güvenceye
alınmış genel ve soyut bir yurttaşlık hakkı kazandırmıştır. Yasa önünde tüm alanlar
bakımından herkesin eşitliği ilkesi anayasalara girmiş, bu durum kadınlar arasında
büyük sevinç yaratmıştır. Bütün sorunlarının çözümlendiğini düşünen kadınlar,
1960’lara kadar sessizliklerini korumuşlardır. Yasa önünde eşitliğin, toplumda geri
kalmış grupların dezavantajına olacak bir şekilde hiyerarşik yapının sürdürülmesine
neden olması, 1960’larda başlayan ikinci dalga feminist hareketi doğurmuştur. Bu
hareket, kadının erkekten farklılığı ve farklı düzenlemeler gerektirdiği yaklaşımını ön
plana çıkarmakta ve geri kalmışlığı doğuran kültürel nedenleri tartışmaktadır.
Alıntıla (Citation)
Deniz, Ş. (2009). Türkiye’de Demokrasi ve Yurttaşlık Düşüncesi Perspektifinden Kadınların Siyasal Hayattaki Temsili: Kadın Politikacılar Üzerine Bir İnceleme. (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ege Üniversitesi/Sosyal Bilimler Üniversitesi, İzmir.